Empoze | Konular | Kitaplar

Kalbin sesi bu kadar önemli ise eğer

Kalp sesini dinlemek.. İç sese kulak vermek ya da kalp gözünün açılması..

Evet hayatımızda yaşadığımız tüm olaylarda karar mercimiz kalbimiz. Ya da batılıların dili ile bilinçaltımız yahut alt beynimiz.. Biz kalbimizin o sesine bağımlıyız. Kararlarımızı verirken hayatımızın yolunu çizerken hep bizi iç sesimiz yönetiyor yönlendiriyor.

Aslında şimdi şu an şöyle bir düşünsen, geçmişte aldıgın kararlara bir baksan, göreceksindir ne kadar da çok iç sesine uyduguna..

Madem ki bizi yöneten yönlendiren hayatımızı çizen şey iç sesimiz.. Yani kalbimiz.. O halde kalbimizi besleyelim.

Bize verilen eğitim sistemi bu iç sesi tamamen inkar etmekte. Hatta alaya almakta dalga geçmekte, küçümsemekte. Herşeyi madde ile ölçmekte. Halbuki yaş ilerledikce insan görüyor ki neler kaybetmişiz..

O yüzden şu an bu yazıda anlatımak istenene yadırgıyor, yabancalıyoruz.. Anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü öncesinde bununla alakalı bir alt yapı oluşturulmadı zihnimizde. Yani biz bize ait ve en özel olan şeyin farkında bile değiliz..

İşte tasavvuf tamamen bu iç sese odaklanmak demektir. Bu iç sesi beslemek güçlendirmek demektir. Rabıta tam anlamı ile kalbin gıdası demek..

Kıldığımız namazlar, oruclarımız, okudugumuz kuranı kerimler, salavatlar hepsi bu iç sesi doyurmak beslemek üzere. İslam dünyasında bu iç sesin terbiyesine eğitimine maneviyat kavramı ile tarif edilmeye çalışılmış..

Manevi olgunluk erdemlikle bu iç ses istikrarlı sağlıklı kararlar verebilir. Namazlarımız bu iç sesin balans ayarı besin kaynağıdır. Hergün okudugumuz kuranı kerimler oradaki ses frankansı tonlaması mahreçleri ile alt beynimizdeki bu bizi yöneten gizli yapıya gönderilen komutlar olmuştur. İç sesimiz üzerinde otorite olmuştur.

Batıda bu içsese yönelik müthiş çalışmalar var. Bizim manevi olgunluğa ulaşma biçimlerimiz batıda yine dünyevi yöntemlerle taklit edilmiş ve geliştirimeye çalışılmaktadır. Bilinçaltı kavramı altında ya da benzer kavramlarla bu süreç işlemektedir.

İleri düzeyde beyin araştırmaları yapılmaktadır. Bütün bilimsel imkanlar seferber edilmiştir. Tıpkı evreni uzayı araştırdıkları gibi insan beynine de büyük emek vermekteler araştırmaktalar. Ve buralardan elde ettikleri verileri bilgileri de yine kendi çıkarları için kullanmaktalar.

Eğer biz bu iç dünyamıza karşı yapılan saldıradan kendimizi muhafaza etmek istiyorsan islama sımsıkı sarılmalıyız. Tek kurtuluşumuz Allah yoludur. çetin bir mücadele var. Kurana sımsıkı sarılmalı. İslam ile benliğimizi yeniden inşa etmeliyiz.

İşte o zaman kalbimizin sesi berraklaşacak, bizi şeytanın vesvese ve fitnesinden korunacağız. Daha isabetli istikrarlı kararlar alacağızdır. Aksi takdirde bizim beyin yapımızı bizden kat be kat çok iyi bilenlerin elinde oyuncak olacağız. Acilen öze dönmeliyiz. Hakka yönelmeliyiz

Bu dönüşü başarabilenlere ne mutlu..

Konular